- Katılım
- 25 Şub 2024
- Konular
- 121
- Mesajlar
- 121
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 6
- Points
- 605
MMO CITY Oyun & Bilgi Paylaşım Platformu.
Banishers: Ghosts of New Eden incelememize hoş geldiniz. Life is Strange serisi, Twin Mirror ve Vampyr gibi nice oyunlarıyla tanıdığımız DON’T NOD’un hikâye anlatımı konusundaki tecrübesini konuşturduğu yeni oyun, yarın çıkacak. Ben de uzun süredir -oyunu bayağı erken ilettiler, bunun için de teşekkürler- oyunu oynuyorum ve fikirlerimi sizlerle paylaşmak için bu incelemeyi hazırladım. Hikâyesiyle kalbinize dokunan, karakterleriyle bağ kurabildiğiniz ve sonuna kadar sizi merak ipinden tutup çeke çeke götüren oyunları sever misiniz? Ben çok severim, Banishers’ı da çok sevdim. Gelin oyunun iyi ve daha az iyi yaptığı şeyleri birlikte inceleyelim.
Daha önce fragmanlarda gördüğümüz Antea ve Red karakterlerinin başrolü üstlendiği Banishers: Ghosts of New Eden kesinlikle müthiş bir hikâye anlatımına sahip. Oyunun sinematik kaygısı, sadece ara sahnelere değil; oyunun tamamına yansımış durumda. Özenle tasarlanmış dünyası, bu dünyada seyahat ederken hissettikleriniz ve genel olarak tuşlara bastığınız anlarda yaşadığınız her şeyin arkasında bu kaygı bulunuyor. DON’T NOD, daha önce incelediğimiz Jusant‘ta da yaptığı gibi hikâye deneyimlemek isteyen oyuncuları kucaklayıp, uzun süre unutamayacakları bir deneyim hazırlamış.
Sürprizi kaçırmadan, çok kısa şekilde sizlere hikâyenin, Banishers’ın evreninin ve harika dünyasının oturtulduğu zeminden bahsetmek istiyorum. Zaman aralığı olarak Amerika’nın keşfinin ardından kolonileştiği dönem seçilmiş. Oyunun hikâyesi 1600’lü yılların sonlarında, New Eden (bugün Eden olarak geçen, Kuzey Carolina’nın bir ilçesi) adındaki bölgede yaşanan olayları konu alıyor. Gerçek mekanlardan ve dönemlerden esinlense de Banishers: Ghosts of New Eden, kendi kurgusuna sahip ve doğaüstü olayları konu alıyor.
Banishers: Ghosts of New Eden İnceleme
Ana karakterlerimiz Antea ve Red, birer Banisher ve aynı zamanda sevgililer. Banisher denilen şey ise, oyunun dünyasında bir meslek ismi. Kendilerine bir hayaletin musallat olduğunu, lanetlendiğini düşünen insanların kapısını çaldığı bir meslek sınıfı olarak da düşünebilirsiniz. Bu insanlar, nasıl canlılar ile konuşup iletişim kurabiliyorsa, ölüler -yani hayaletler- ile de aynı şekilde iletişim kurabiliyorlar. Aynı zamanda Banisher okullarında aldıkları eğitim ile farklı amaçlar için farklı ritüeller yapabiliyorlar. New Eden da korkunç bir lanetin tam ortasında durduğu için iki karakter, bölge yetkililerinin kendilerini çağırması üzerine soluğu burada alıyor. Tabii oyundaki dindar karakterler tarafından mesleğimiz ve biz yer yer hor görülebiliyoruz.
Bizim hikâyemiz, New Eden bölgesine gelişimizden sonrasını konu alıyor. Bölgeye kudretli ve alt edilmesi çok zor, bir o kadar da tehlikeli bir hayaletin musallatı söz konusu. Oyunda hayaletlerin alt türleri bulunuyor ve anlatı tasarımcıları, her şeyin güzel bir zemin üzerine oturtulduğundan emin olmak için elinden geleni yapmışlar. Eğer yeni bir hayalet türüyle karşılaştıysanız -veya hikâye gereği diyaloglarda bahsi geçtiyse- size o hayalete dair bilmeniz gereken detaylar, yine diyaloglar yoluyla anlatılıyor. Kadın karakterimiz Antea deneyimli bir Banisher ve Red Mac Craith, yani sevgilisi onun çırağı konumunda bulunuyor. Bu usta/çırak ilişkisi oyun boyunca yeni bilgiler öğrenmenizi haliyle kolaylaştırıyor.
Oyundaki en önemsiz sayılabilecek karakterlerin bile diyalogları çok güzel tasarlanmış.
DON’T NOD’un anlatı tasarımı konusundaki ustalığı kendisini hemen hemen her diyalog satırında belli ediyor. Gerek ana görevleri yaparken, gerekse yan görevlerde tanıştığımız karakterlerin hepsinin bir geçmişi var. Oyun, diyaloglar vesilesiyle bizi bu geçmişe götürüp önce karşımızdaki karakter ile ince de olsa bir bağ kurmamızı ve sonra empati yapmamızı istiyor. Karakterin geçmişinden bugününe gelip, “bugün versiyonuyla” ve görev boyunca yaşayacaklarımız ile şekillenen serüven kesinlikle deneyimlenmesi gereken türden. Oyunda diğerlerinden daha az iyi yazılmış ya da diğerleri arasında sırıtan hiçbir karakter yok diyebilirim.
Hikâye anlatımı kaygısı güdüldüğü ve sinematik bir deneyim elde edilmeye çalışıldığı için çok fazla diyalog ile karşılaşacağınızı tahmin etmişsinizdir. Ben de buna hazır şekilde oynamaya başladım. Normalde bu tür yoğun hikâyeli oyunlarda bir aşamadan sonra bazı diyalogların altyazı metinlerini okuyup hızlıca geçeriz. Uzun süreli oturumlardan sonra hikâyeyi deneyimlemek yerine “bilmeyi” tercih ederiz. Banishers: Ghosts of New Eden oynarken bunu hiç yaşamadım. Sinematikleri sonuna kadar izleyerek karakterlerin seslerindeki vurguya ve ilginç diyalogların nereye gideceğine odaklandım. Kesinlikle yorucuydu fakat karakterin bir kelimede sesindeki vurguyu dinlemesem, bir şeyleri kaçıracağımı hissettiğim için sonuna kadar bu şekilde ilerledim.
Banishers: Ghosts of New Eden İnceleme
Diyalog metinleri, karakterlerin konuşmaları ve ara sahnelerdeki kamera açıları çok güzel tasarlanmış. Her ne kadar ana karakter rolünde zaten iki kişi olsa bile, oyunu oynayıp hikâyede ilerlerken kendinizi üçüncü bir kişi gibi hissetmiyorsunuz. Bunun yerine zaman zaman Antea’nın, zaman zaman da Red’in bakış açılarını ve duygularını paylaşıp, onlar gibi düşünerek olayların direkt içinde bulunuyorsunuz. Banishers’a dair en beğendiğim şeylerden birisi de bu oldu; karakterler ile kurulan bağın gücü, oyunun sürükleyiciliğini bir üst seviyeye taşıdı.
Banishers: Ghosts of New Eden tamamen kararlar üzerinden ilerleyen bir yapıya sahip. Zaten mesleğimiz, Banisher olmak da karar vermeyi gerektiriyor. Örneğin bir vaka üstleniyor, olayların ardını araştırmaya başlıyoruz. Hayaletin kişiye neden musallat olduğunu anlıyor, hayaleti dünyaya bağlayan nesneyi buluyor, hayaleti çağırıyor ve hikâyeyi ondan dinliyoruz. Sonra kişinin kendisini de olaya dahil edip, hikâyeyi bir de onun perspektifinden dinliyoruz. Nihayet ekranımızda en az iki kişi ve üç karar beliriyor. Bu kararlardan birisi hayaletin musallat olduğu kişiyi suçlayarak ruhunu dünyadan sürgün etmek, birisi hayaletin ruhunu onuruyla yükselişe uğurlayarak dünyadan göndermek, sonuncusu da hayaletin ruhunu zor kullanarak ebediyen dünyadan sürgün etmek. Bu üç kararın etkilediği birden fazla durum meydana geliyor.
Banishers: Ghosts of New Eden
Oyunda vermiş olduğunuz bir karar hem ana karakterlerinizin geleceğini, hem bölgenin geleceğini hem de mevcut vakanın geleceğini belirliyor. Banishers’ı oynarken sık sık “verdiğim kararı yeterince düşünmedim mi acaba?” tedirginliğine kapıldım. Bu tedirginlik de yine oyunun sizde yaratmak istediği bir duygu ve bende bunu hissettirmeyi fazlasıyla başardılar.
Tabii ki kararlar denildiğinde oyunun birden fazla sona sahip olduğunu siz de tahmin etmişsinizdir. Banishers’ın kararlarımız doğrultusunda görebileceğimiz kaç sonu olduğunu henüz bilmiyorum. Fakat ben, en kötü sonu gördüğümü söyleyebilirim. Belki de en kötü son olduğunu düşünmüşümdür fakat daha kötüsü de vardır. Oyunu bir kez bitirdim ve bu belirsizliğin yanıtını bulmak için birkaç kez daha bitireceğim gibi görünüyor.
Bazen üç, bazen dört karar ile karşılaşabiliyorsunuz.
Takdir edersiniz ki daha önce Hellblade: Senua’s Sacrifice gibi yoğun anlatıya sahip oyunların dövüş sistemleri göze çok batmasa da hep geri planda olmuş ve genel kalite çıtasının altında kalmıştır. Örneğimizde ve benzerini çokça görebileceğimiz şekilde Banishers’tan da bu tür bir yapıya sahip olmasını bekliyordum. Ancak oynanış içerisine yedirilen sistemlerin ve mekaniklerin ilerledikçe ne kadar karmaşıklaştığını ve ne denli işime yaradıklarını görünce tamamen sıfır bir kafa ile devam etme kararı aldım. Oynadığım oyun, daha önce gördüklerimin hiçbirine benzemiyordu. Hellblade örneğini aklımdan geçirdiğim ilk saatlerin ardından oyunu Witcher 3 ile kıyaslamaya devam ettim. Geçirdiğim birkaç saatin ardından ise şahsına münhasır harika bir oyun oynadığımı anladım.
Banishers: Ghosts of New Eden geniş bir dünyaya sahip. Dünyası ne kadar büyük olsa da seyahat edebileceğimiz yollar önceden tasarlanmış olduğu için tam anlamıyla özgürlüğe sahip olduğumuz bir açık dünya olarak nitelendiremeyiz. Ancak ilmek ilmek tasarlanmış haritasının her köşesine farklı bir özenin gösterildiği kendisini hemen belli ediyor. Oyunun başlarında gezindiğiniz bölgede, o anda sahip olduğunuz yeteneklerle gidemeyeceğiniz ve giremeyeceğiniz alanlar da bulunuyor. İlerleyip yeni yetenekler açtığınızda buralara tekrar dönüp dönmemek size kalmış fakat orada sizi keşfedilmeyi bekleyen bir sürü yerin beklediğini bilmek bile oyunun içerik yönünden sizi tatmin etmesine yetiyor.
Banishers: Ghosts of New Eden inceleme
Haritanın farklı bölgelerinde farklı biyomlar göze çarpıyor. Karlı dağlarından tutun bataklıklara, oradan da yeşillikli ovalar ve ormanlara doğru seyahat edebiliyorsunuz. Her bölgenin farklı işleme efektleri, farklı bir atmosferi var ve hepsine bayıldım. Yağmur yağarken düşen damlaların, karakterinizin kıyafetinin tam düştüğü yerini ıslatması, kar yağarken saçlarının üzerinde kar birikip, kapalı bir alana geçtiğinizde yavaşça erimesi gibi küçük ayrıntılar hem bölgelerin size hissettirdiği gerçekçiliği hem de oyuna gösterilen özeni gözler önüne seriyor.
Banishers: Ghosts of New Eden’ın ana hikâyesini bitirmek yaklaşık 25-27 saat sürüyor. Ana hikâyeyi hiçbir yan görev ve aktiviteye bulaşmadan bitirirseniz muhtemelen 25 saatte defteri kapatmış olacaksınız.
Banishers: Ghosts of New Eden kaç saatte biter?
Öte yandan tüm yan görevleri, aktiviteleri ve keşfedilebilir her yeri görmeye kalkarsanız, muhtemelen bir ana hikâye kadar da orada uğraşacaksınız. Yan görevlerin hepsi en az ana görev kadar detaylı tasarlandığından, gönül rahatlığıyla hepsine dalmanızı ve yaklaşık 40 saatlik bir oyun süresine hazırlanmanızı tavsiye ederim.
Oyundan yana yapacağım olumsuz eleştirilerin ilki karşılaşma tasarımı (encounter design) üzerine olacak. Özellikle oyunun ilk yarısında nerede bir düşman ile karşılaşabileceğinizi kolaylıkla kestirebiliyorsunuz. Eğer tekrar tırmanamayacağınız kadar yüksek bir yerden atlıyorsanız, bingo! Hemen etrafınızda 3-4 farklı hayaletin belireceğini ve savaşa gireceğini anlıyorsunuz. Oyun sonlarına doğru, özellikle son 4-5 saatte oyun bu durumu üzerinden atsa da başlangıçta tahmin edilebilirliğin, oyuna ısınmamış oyuncular için bile çok fazla olduğunu düşündüm.
Banishers Ghosts of New Eden inceleme
Yine de oyunun dövüş sistemi o kadar akıcı ve detaylı tasarlanmış ki bu karşılaşmaların yaşanacağını bildiğim yerlere ayrı bir istek ile atladım diyebilirim. Dövüşürken Antea ve Red arasında dinamik geçişler yapabiliyoruz ve bazen yapmamız gerekiyor. Antea yumruklarıyla dövüşürken Red, üzerinde taşıdığı ekipmanlar elinin içinden geçip yere düşmeyeceği için onları kullanabiliyor. İlerleyen aşamalarda karakterlerin birbirleriyle kurdukları bağ güçleniyor ve bu bağ güçlendikçe, yeni yeteneklerin kilidi açılıyor. Sonlara doğru Antea olarak dövüşürken kılıç tutabilmenizi sağlayan bir yetenek bile açılıyor. Oyun boyunca Red ve Antea arasında güçlenen bağlar, yetenek ağacına bile yansımış durumda.
Oyunda birden fazla yetenek ağacı bulunuyor ve hikâyede ilerledikçe bu yetenek ağaçlarının kilidini açıyoruz. Red ve Antea, mevcut durumlarına ve birbirlerine git gide uyum sağlıyor. Bu yeteneklerden özellikle Antea için açılanlar, daha önce de bahsettiğim haritanın gidilemeyen bölgelerine gitmeyi sağlıyor. Örneğin ruh tozlarından oluşan gizli bir geçidi sadece Antea’ya geçtiğimizde görebiliyoruz ve o toz bulutunun içinden, normalde geçemeyeceğimiz bir yere doğru bir “ruhsal sıçrama” gerçekleştirebiliyoruz. Yahut Antea’nın enerji patlaması yeteneği ile spektral duvarları kırıp arkasındaki ganimet ya da tehlikeleri keşfedebiliyoruz. Bütün bu yetenekler ilerleyişe bağlı olarak açılıyor ve bizi haritanın daha önce geçtiğimiz bölgelerine dönmemiz konusunda teşvik ediyor.
Yetenek ağacı.
Yetenek puanları Red ve Antea için ayrı ayrı geliyor. Yetenek ağacında da bu puanları kullanırken bazı kararlar vermemiz gerekiyor. Örneğin Red için iki seçilebilecek yetenekten bir tanesinin açtığımızda, ağacın ilerleyen dalında Antea için açabileceğimiz iki yeteneğin kilidi açılıyor. Onların da yalnızca bir tanesini seçebiliyoruz, diğeri devre dışı kalıyor. Bu konuda oyunun tamamında olduğu gibi yetenek ağacında da kararlar vermemiz isteniyor. Oyun tarzınız da bu kararlara göre şekilleniyor.
Banishers: Ghosts of New Eden bir aksiyon RYO oyunu olduğundan Red ve Antea’nın ekipmanlarını da değiştirebiliyorsunuz. Bazen yan görevlerden bazen ise haritada yaptığınız keşiflerden ödül olarak yeni ekipmanlar edinebiliyorsunuz. Ayrıca oyundaki tüccarlardan da yine zırh, silah, bileklik ve yüzük gibi ekipmanlar alabiliyorsunuz. Hepsinin farklı istatistiklere katkısı ve farklı yeteneklere etkisi bulunuyor. Oyun tarzınıza göre dilediğiniz ekipmanı giyip, geliştirebiliyorsunuz. Buradaki gelişim sistemi de haritada dolaşırken topladığınız kaynaklar ile yapılıyor.
Banishers: Ghosts of New Eden
Haritada etraftan çiçekler, bitkiler ve madenler toplayabildiğiniz gibi özel üretim malzemelerini de farklı yollardan ediniyorsunuz. Hayaletlerin dünyaya açılan minik kapıları olan yuvalarını yok ediyor, bir bölgenin sis altında kalmasına sebep olan elit bir hayaleti öldürebiliyor ya da farklı çeşitten hayaletlerden, farklı malzemeler edinebiliyorsunuz. Bu konuda oyunun diğer yönleri kadar derinlikli olmasa da ekipman giydirme ve istatistik sistemlerinin de genel oynanışa katkısının büyük olduğunu söyleyebilirim.
Banishers: Ghosts of New Eden teknik anlamda kusursuz bir oyun değil. Yaklaşık 30 saatlik oyun süremin içerisinde 5-6 kez çökme sorunlarıyla karşılaştım. Unreal Engine’in çökme raporu ekranıyla her karşılaştığımda kalbim biraz daha kırıldı. Bellek sızması dediğimiz (memory leak) durumunun yaşandığını düşünüyorum. Zira her çökmeden önce oyunu 2-3 saat kadar aralıksız oynamıştım. Uzun süreli oturumlarda çökme sorunu yaşanabiliyor. Zannediyorum ki geliştirici bunu ilk gün yaması yahut ilerleyen güncellemelerle halledecektir.
Öte yandan sunduğu grafik kalitesine rağmen Banishers: Ghosts of New Eden sistem gereksinimleri ile oldukça uyumlu bir oyun. Oyunu en yüksek grafik ayarlarında oynarken performansımın 60 FPS’ye düştüğü alanlar genelde çok kalabalık köy, kasaba sahneleri oldu. Bunun dışında yüksek ayarlarda çok rahat 60 FPS’nin üzerinde değerler görebildim. Sistemim de önerilen sistem gereksinimlerinin çok küçük bir fark ile altında kalıyordu.
Takılma, FPS düşüşü gibi bugünün meşhur sorunlarını neredeyse hiç yaşamadım ve bu da oyun deneyiminin hiçbir şeyden yara almadan ilerlemesini sağladı. Bu anlamda Unreal Engine ile daha önce birçok oyun geliştiren DON’T NOD’un tecrübesi meyvesini vermiş diyebilirim.
Banishers: Ghosts of New Eden genel anlamda müthiş bir oyun olmuş. Oyunu bitirip sondaki emeği geçenler ekranına bakarken, hepsini ayrı ayrı tebrik etmek istedim. Bana sunulan ortalama 25 saatlik müthiş serüven, burada yaşadıklarım ve kurduğum bağ paha biçilemezdi. Türe uzak ya da yakın, hikâyeli oyun deneyimlemeyi seven herkesin mutlaka göz atması gereken oyunlardan birisi olmuş.
DON’T NOD’un böyle bir yapıma imza atması beni çok mutlu etti. Hayalet teması oyun sektöründe genelde korku oyunlarıyla ele alınırdı fakat üzerine fantastik bir evren kurgulayınca nelerin çıkabileceği konusundaki potansiyeli de ortaya çıkmış oldu. Bu temelleri harika inşa edilmiş evrenin genişleyip yeni oyunlarla tekrar karşımıza çıkacağı günleri dört gözle bekliyorum. Benim size aktaracaklarım şimdilik bu kadardı. Sizler de görüşlerinizi yorumlar kısmında paylaşabilir ve ayrıca ilginizi çektiyse Banishers: Ghosts of New Eden’ın Steam mağaza sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Bir başka incelemede, tekrar görüşmek dileğiyle. Sevgi ve oyun ile kalın.
Banishers: Ghosts of New Eden İnceleme
Banishers: Ghosts of New Eden incelememize hoş geldiniz. Life is Strange serisi, Twin Mirror ve Vampyr gibi nice oyunlarıyla tanıdığımız DON’T NOD’un hikâye anlatımı konusundaki tecrübesini konuşturduğu yeni oyun, yarın çıkacak. Ben de uzun süredir -oyunu bayağı erken ilettiler, bunun için de teşekkürler- oyunu oynuyorum ve fikirlerimi sizlerle paylaşmak için bu incelemeyi hazırladım. Hikâyesiyle kalbinize dokunan, karakterleriyle bağ kurabildiğiniz ve sonuna kadar sizi merak ipinden tutup çeke çeke götüren oyunları sever misiniz? Ben çok severim, Banishers’ı da çok sevdim. Gelin oyunun iyi ve daha az iyi yaptığı şeyleri birlikte inceleyelim.
“Duygulara dokunmak”
Daha önce fragmanlarda gördüğümüz Antea ve Red karakterlerinin başrolü üstlendiği Banishers: Ghosts of New Eden kesinlikle müthiş bir hikâye anlatımına sahip. Oyunun sinematik kaygısı, sadece ara sahnelere değil; oyunun tamamına yansımış durumda. Özenle tasarlanmış dünyası, bu dünyada seyahat ederken hissettikleriniz ve genel olarak tuşlara bastığınız anlarda yaşadığınız her şeyin arkasında bu kaygı bulunuyor. DON’T NOD, daha önce incelediğimiz Jusant‘ta da yaptığı gibi hikâye deneyimlemek isteyen oyuncuları kucaklayıp, uzun süre unutamayacakları bir deneyim hazırlamış.
Sürprizi kaçırmadan, çok kısa şekilde sizlere hikâyenin, Banishers’ın evreninin ve harika dünyasının oturtulduğu zeminden bahsetmek istiyorum. Zaman aralığı olarak Amerika’nın keşfinin ardından kolonileştiği dönem seçilmiş. Oyunun hikâyesi 1600’lü yılların sonlarında, New Eden (bugün Eden olarak geçen, Kuzey Carolina’nın bir ilçesi) adındaki bölgede yaşanan olayları konu alıyor. Gerçek mekanlardan ve dönemlerden esinlense de Banishers: Ghosts of New Eden, kendi kurgusuna sahip ve doğaüstü olayları konu alıyor.
Banishers: Ghosts of New Eden İnceleme
Banisher terimi ve hikâyenin temelleri çok güzel tasarlanmış
Ana karakterlerimiz Antea ve Red, birer Banisher ve aynı zamanda sevgililer. Banisher denilen şey ise, oyunun dünyasında bir meslek ismi. Kendilerine bir hayaletin musallat olduğunu, lanetlendiğini düşünen insanların kapısını çaldığı bir meslek sınıfı olarak da düşünebilirsiniz. Bu insanlar, nasıl canlılar ile konuşup iletişim kurabiliyorsa, ölüler -yani hayaletler- ile de aynı şekilde iletişim kurabiliyorlar. Aynı zamanda Banisher okullarında aldıkları eğitim ile farklı amaçlar için farklı ritüeller yapabiliyorlar. New Eden da korkunç bir lanetin tam ortasında durduğu için iki karakter, bölge yetkililerinin kendilerini çağırması üzerine soluğu burada alıyor. Tabii oyundaki dindar karakterler tarafından mesleğimiz ve biz yer yer hor görülebiliyoruz.
Bizim hikâyemiz, New Eden bölgesine gelişimizden sonrasını konu alıyor. Bölgeye kudretli ve alt edilmesi çok zor, bir o kadar da tehlikeli bir hayaletin musallatı söz konusu. Oyunda hayaletlerin alt türleri bulunuyor ve anlatı tasarımcıları, her şeyin güzel bir zemin üzerine oturtulduğundan emin olmak için elinden geleni yapmışlar. Eğer yeni bir hayalet türüyle karşılaştıysanız -veya hikâye gereği diyaloglarda bahsi geçtiyse- size o hayalete dair bilmeniz gereken detaylar, yine diyaloglar yoluyla anlatılıyor. Kadın karakterimiz Antea deneyimli bir Banisher ve Red Mac Craith, yani sevgilisi onun çırağı konumunda bulunuyor. Bu usta/çırak ilişkisi oyun boyunca yeni bilgiler öğrenmenizi haliyle kolaylaştırıyor.
Oyundaki en önemsiz sayılabilecek karakterlerin bile diyalogları çok güzel tasarlanmış.
Anlatı tasarımı konusundaki ustalık kendisini belli ediyor
DON’T NOD’un anlatı tasarımı konusundaki ustalığı kendisini hemen hemen her diyalog satırında belli ediyor. Gerek ana görevleri yaparken, gerekse yan görevlerde tanıştığımız karakterlerin hepsinin bir geçmişi var. Oyun, diyaloglar vesilesiyle bizi bu geçmişe götürüp önce karşımızdaki karakter ile ince de olsa bir bağ kurmamızı ve sonra empati yapmamızı istiyor. Karakterin geçmişinden bugününe gelip, “bugün versiyonuyla” ve görev boyunca yaşayacaklarımız ile şekillenen serüven kesinlikle deneyimlenmesi gereken türden. Oyunda diğerlerinden daha az iyi yazılmış ya da diğerleri arasında sırıtan hiçbir karakter yok diyebilirim.
Hikâye anlatımı kaygısı güdüldüğü ve sinematik bir deneyim elde edilmeye çalışıldığı için çok fazla diyalog ile karşılaşacağınızı tahmin etmişsinizdir. Ben de buna hazır şekilde oynamaya başladım. Normalde bu tür yoğun hikâyeli oyunlarda bir aşamadan sonra bazı diyalogların altyazı metinlerini okuyup hızlıca geçeriz. Uzun süreli oturumlardan sonra hikâyeyi deneyimlemek yerine “bilmeyi” tercih ederiz. Banishers: Ghosts of New Eden oynarken bunu hiç yaşamadım. Sinematikleri sonuna kadar izleyerek karakterlerin seslerindeki vurguya ve ilginç diyalogların nereye gideceğine odaklandım. Kesinlikle yorucuydu fakat karakterin bir kelimede sesindeki vurguyu dinlemesem, bir şeyleri kaçıracağımı hissettiğim için sonuna kadar bu şekilde ilerledim.
Banishers: Ghosts of New Eden İnceleme
Diyalog metinleri, karakterlerin konuşmaları ve ara sahnelerdeki kamera açıları çok güzel tasarlanmış. Her ne kadar ana karakter rolünde zaten iki kişi olsa bile, oyunu oynayıp hikâyede ilerlerken kendinizi üçüncü bir kişi gibi hissetmiyorsunuz. Bunun yerine zaman zaman Antea’nın, zaman zaman da Red’in bakış açılarını ve duygularını paylaşıp, onlar gibi düşünerek olayların direkt içinde bulunuyorsunuz. Banishers’a dair en beğendiğim şeylerden birisi de bu oldu; karakterler ile kurulan bağın gücü, oyunun sürükleyiciliğini bir üst seviyeye taşıdı.
Önemli kararlar ve çok önemli sonuçlar ile “düşünmemekten korkutan” bir serüven
Banishers: Ghosts of New Eden tamamen kararlar üzerinden ilerleyen bir yapıya sahip. Zaten mesleğimiz, Banisher olmak da karar vermeyi gerektiriyor. Örneğin bir vaka üstleniyor, olayların ardını araştırmaya başlıyoruz. Hayaletin kişiye neden musallat olduğunu anlıyor, hayaleti dünyaya bağlayan nesneyi buluyor, hayaleti çağırıyor ve hikâyeyi ondan dinliyoruz. Sonra kişinin kendisini de olaya dahil edip, hikâyeyi bir de onun perspektifinden dinliyoruz. Nihayet ekranımızda en az iki kişi ve üç karar beliriyor. Bu kararlardan birisi hayaletin musallat olduğu kişiyi suçlayarak ruhunu dünyadan sürgün etmek, birisi hayaletin ruhunu onuruyla yükselişe uğurlayarak dünyadan göndermek, sonuncusu da hayaletin ruhunu zor kullanarak ebediyen dünyadan sürgün etmek. Bu üç kararın etkilediği birden fazla durum meydana geliyor.
Banishers: Ghosts of New Eden
Oyunda vermiş olduğunuz bir karar hem ana karakterlerinizin geleceğini, hem bölgenin geleceğini hem de mevcut vakanın geleceğini belirliyor. Banishers’ı oynarken sık sık “verdiğim kararı yeterince düşünmedim mi acaba?” tedirginliğine kapıldım. Bu tedirginlik de yine oyunun sizde yaratmak istediği bir duygu ve bende bunu hissettirmeyi fazlasıyla başardılar.
Tabii ki kararlar denildiğinde oyunun birden fazla sona sahip olduğunu siz de tahmin etmişsinizdir. Banishers’ın kararlarımız doğrultusunda görebileceğimiz kaç sonu olduğunu henüz bilmiyorum. Fakat ben, en kötü sonu gördüğümü söyleyebilirim. Belki de en kötü son olduğunu düşünmüşümdür fakat daha kötüsü de vardır. Oyunu bir kez bitirdim ve bu belirsizliğin yanıtını bulmak için birkaç kez daha bitireceğim gibi görünüyor.
Bazen üç, bazen dört karar ile karşılaşabiliyorsunuz.
Hikâyenin bu denli öne çıktığı bir oyundan bu derinlikte bir oynanış beklemiyordum
Takdir edersiniz ki daha önce Hellblade: Senua’s Sacrifice gibi yoğun anlatıya sahip oyunların dövüş sistemleri göze çok batmasa da hep geri planda olmuş ve genel kalite çıtasının altında kalmıştır. Örneğimizde ve benzerini çokça görebileceğimiz şekilde Banishers’tan da bu tür bir yapıya sahip olmasını bekliyordum. Ancak oynanış içerisine yedirilen sistemlerin ve mekaniklerin ilerledikçe ne kadar karmaşıklaştığını ve ne denli işime yaradıklarını görünce tamamen sıfır bir kafa ile devam etme kararı aldım. Oynadığım oyun, daha önce gördüklerimin hiçbirine benzemiyordu. Hellblade örneğini aklımdan geçirdiğim ilk saatlerin ardından oyunu Witcher 3 ile kıyaslamaya devam ettim. Geçirdiğim birkaç saatin ardından ise şahsına münhasır harika bir oyun oynadığımı anladım.
Banishers: Ghosts of New Eden geniş bir dünyaya sahip. Dünyası ne kadar büyük olsa da seyahat edebileceğimiz yollar önceden tasarlanmış olduğu için tam anlamıyla özgürlüğe sahip olduğumuz bir açık dünya olarak nitelendiremeyiz. Ancak ilmek ilmek tasarlanmış haritasının her köşesine farklı bir özenin gösterildiği kendisini hemen belli ediyor. Oyunun başlarında gezindiğiniz bölgede, o anda sahip olduğunuz yeteneklerle gidemeyeceğiniz ve giremeyeceğiniz alanlar da bulunuyor. İlerleyip yeni yetenekler açtığınızda buralara tekrar dönüp dönmemek size kalmış fakat orada sizi keşfedilmeyi bekleyen bir sürü yerin beklediğini bilmek bile oyunun içerik yönünden sizi tatmin etmesine yetiyor.
Banishers: Ghosts of New Eden inceleme
Haritanın farklı bölgelerinde farklı biyomlar göze çarpıyor. Karlı dağlarından tutun bataklıklara, oradan da yeşillikli ovalar ve ormanlara doğru seyahat edebiliyorsunuz. Her bölgenin farklı işleme efektleri, farklı bir atmosferi var ve hepsine bayıldım. Yağmur yağarken düşen damlaların, karakterinizin kıyafetinin tam düştüğü yerini ıslatması, kar yağarken saçlarının üzerinde kar birikip, kapalı bir alana geçtiğinizde yavaşça erimesi gibi küçük ayrıntılar hem bölgelerin size hissettirdiği gerçekçiliği hem de oyuna gösterilen özeni gözler önüne seriyor.
Banishers: Ghosts of New Eden kaç saat sürüyor?
Banishers: Ghosts of New Eden’ın ana hikâyesini bitirmek yaklaşık 25-27 saat sürüyor. Ana hikâyeyi hiçbir yan görev ve aktiviteye bulaşmadan bitirirseniz muhtemelen 25 saatte defteri kapatmış olacaksınız.
Banishers: Ghosts of New Eden kaç saatte biter?
Öte yandan tüm yan görevleri, aktiviteleri ve keşfedilebilir her yeri görmeye kalkarsanız, muhtemelen bir ana hikâye kadar da orada uğraşacaksınız. Yan görevlerin hepsi en az ana görev kadar detaylı tasarlandığından, gönül rahatlığıyla hepsine dalmanızı ve yaklaşık 40 saatlik bir oyun süresine hazırlanmanızı tavsiye ederim.
Karşılaşmalar çok tahmin edilebilir olsa da dövüşler inanılmaz keyifli
Oyundan yana yapacağım olumsuz eleştirilerin ilki karşılaşma tasarımı (encounter design) üzerine olacak. Özellikle oyunun ilk yarısında nerede bir düşman ile karşılaşabileceğinizi kolaylıkla kestirebiliyorsunuz. Eğer tekrar tırmanamayacağınız kadar yüksek bir yerden atlıyorsanız, bingo! Hemen etrafınızda 3-4 farklı hayaletin belireceğini ve savaşa gireceğini anlıyorsunuz. Oyun sonlarına doğru, özellikle son 4-5 saatte oyun bu durumu üzerinden atsa da başlangıçta tahmin edilebilirliğin, oyuna ısınmamış oyuncular için bile çok fazla olduğunu düşündüm.
Banishers Ghosts of New Eden inceleme
Yine de oyunun dövüş sistemi o kadar akıcı ve detaylı tasarlanmış ki bu karşılaşmaların yaşanacağını bildiğim yerlere ayrı bir istek ile atladım diyebilirim. Dövüşürken Antea ve Red arasında dinamik geçişler yapabiliyoruz ve bazen yapmamız gerekiyor. Antea yumruklarıyla dövüşürken Red, üzerinde taşıdığı ekipmanlar elinin içinden geçip yere düşmeyeceği için onları kullanabiliyor. İlerleyen aşamalarda karakterlerin birbirleriyle kurdukları bağ güçleniyor ve bu bağ güçlendikçe, yeni yeteneklerin kilidi açılıyor. Sonlara doğru Antea olarak dövüşürken kılıç tutabilmenizi sağlayan bir yetenek bile açılıyor. Oyun boyunca Red ve Antea arasında güçlenen bağlar, yetenek ağacına bile yansımış durumda.
Yetenek ağacı da hikâyenin bir parçasıymış gibi hissettiriyor
Oyunda birden fazla yetenek ağacı bulunuyor ve hikâyede ilerledikçe bu yetenek ağaçlarının kilidini açıyoruz. Red ve Antea, mevcut durumlarına ve birbirlerine git gide uyum sağlıyor. Bu yeteneklerden özellikle Antea için açılanlar, daha önce de bahsettiğim haritanın gidilemeyen bölgelerine gitmeyi sağlıyor. Örneğin ruh tozlarından oluşan gizli bir geçidi sadece Antea’ya geçtiğimizde görebiliyoruz ve o toz bulutunun içinden, normalde geçemeyeceğimiz bir yere doğru bir “ruhsal sıçrama” gerçekleştirebiliyoruz. Yahut Antea’nın enerji patlaması yeteneği ile spektral duvarları kırıp arkasındaki ganimet ya da tehlikeleri keşfedebiliyoruz. Bütün bu yetenekler ilerleyişe bağlı olarak açılıyor ve bizi haritanın daha önce geçtiğimiz bölgelerine dönmemiz konusunda teşvik ediyor.
Yetenek ağacı.
Yetenek puanları Red ve Antea için ayrı ayrı geliyor. Yetenek ağacında da bu puanları kullanırken bazı kararlar vermemiz gerekiyor. Örneğin Red için iki seçilebilecek yetenekten bir tanesinin açtığımızda, ağacın ilerleyen dalında Antea için açabileceğimiz iki yeteneğin kilidi açılıyor. Onların da yalnızca bir tanesini seçebiliyoruz, diğeri devre dışı kalıyor. Bu konuda oyunun tamamında olduğu gibi yetenek ağacında da kararlar vermemiz isteniyor. Oyun tarzınız da bu kararlara göre şekilleniyor.
Ekipmanlar ve çeşitlilik de yine oyun tarzına göre adapte edilebiliyor
Banishers: Ghosts of New Eden bir aksiyon RYO oyunu olduğundan Red ve Antea’nın ekipmanlarını da değiştirebiliyorsunuz. Bazen yan görevlerden bazen ise haritada yaptığınız keşiflerden ödül olarak yeni ekipmanlar edinebiliyorsunuz. Ayrıca oyundaki tüccarlardan da yine zırh, silah, bileklik ve yüzük gibi ekipmanlar alabiliyorsunuz. Hepsinin farklı istatistiklere katkısı ve farklı yeteneklere etkisi bulunuyor. Oyun tarzınıza göre dilediğiniz ekipmanı giyip, geliştirebiliyorsunuz. Buradaki gelişim sistemi de haritada dolaşırken topladığınız kaynaklar ile yapılıyor.
Banishers: Ghosts of New Eden
Haritada etraftan çiçekler, bitkiler ve madenler toplayabildiğiniz gibi özel üretim malzemelerini de farklı yollardan ediniyorsunuz. Hayaletlerin dünyaya açılan minik kapıları olan yuvalarını yok ediyor, bir bölgenin sis altında kalmasına sebep olan elit bir hayaleti öldürebiliyor ya da farklı çeşitten hayaletlerden, farklı malzemeler edinebiliyorsunuz. Bu konuda oyunun diğer yönleri kadar derinlikli olmasa da ekipman giydirme ve istatistik sistemlerinin de genel oynanışa katkısının büyük olduğunu söyleyebilirim.
Teknik anlamda saat gibi değil ama hiç fena da sayılmaz
Banishers: Ghosts of New Eden teknik anlamda kusursuz bir oyun değil. Yaklaşık 30 saatlik oyun süremin içerisinde 5-6 kez çökme sorunlarıyla karşılaştım. Unreal Engine’in çökme raporu ekranıyla her karşılaştığımda kalbim biraz daha kırıldı. Bellek sızması dediğimiz (memory leak) durumunun yaşandığını düşünüyorum. Zira her çökmeden önce oyunu 2-3 saat kadar aralıksız oynamıştım. Uzun süreli oturumlarda çökme sorunu yaşanabiliyor. Zannediyorum ki geliştirici bunu ilk gün yaması yahut ilerleyen güncellemelerle halledecektir.
Öte yandan sunduğu grafik kalitesine rağmen Banishers: Ghosts of New Eden sistem gereksinimleri ile oldukça uyumlu bir oyun. Oyunu en yüksek grafik ayarlarında oynarken performansımın 60 FPS’ye düştüğü alanlar genelde çok kalabalık köy, kasaba sahneleri oldu. Bunun dışında yüksek ayarlarda çok rahat 60 FPS’nin üzerinde değerler görebildim. Sistemim de önerilen sistem gereksinimlerinin çok küçük bir fark ile altında kalıyordu.
Takılma, FPS düşüşü gibi bugünün meşhur sorunlarını neredeyse hiç yaşamadım ve bu da oyun deneyiminin hiçbir şeyden yara almadan ilerlemesini sağladı. Bu anlamda Unreal Engine ile daha önce birçok oyun geliştiren DON’T NOD’un tecrübesi meyvesini vermiş diyebilirim.
Banishers: Ghosts of New Eden İnceleme: Uzun lafın kısası
Banishers: Ghosts of New Eden genel anlamda müthiş bir oyun olmuş. Oyunu bitirip sondaki emeği geçenler ekranına bakarken, hepsini ayrı ayrı tebrik etmek istedim. Bana sunulan ortalama 25 saatlik müthiş serüven, burada yaşadıklarım ve kurduğum bağ paha biçilemezdi. Türe uzak ya da yakın, hikâyeli oyun deneyimlemeyi seven herkesin mutlaka göz atması gereken oyunlardan birisi olmuş.
DON’T NOD’un böyle bir yapıma imza atması beni çok mutlu etti. Hayalet teması oyun sektöründe genelde korku oyunlarıyla ele alınırdı fakat üzerine fantastik bir evren kurgulayınca nelerin çıkabileceği konusundaki potansiyeli de ortaya çıkmış oldu. Bu temelleri harika inşa edilmiş evrenin genişleyip yeni oyunlarla tekrar karşımıza çıkacağı günleri dört gözle bekliyorum. Benim size aktaracaklarım şimdilik bu kadardı. Sizler de görüşlerinizi yorumlar kısmında paylaşabilir ve ayrıca ilginizi çektiyse Banishers: Ghosts of New Eden’ın Steam mağaza sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Bir başka incelemede, tekrar görüşmek dileğiyle. Sevgi ve oyun ile kalın.
Banishers: Ghosts of New Eden İnceleme